2000 yılında asistan doktor olarak girdiğim Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı’nda asistanlık eğitimimi tamamlayarak 2006 yılında uzman doktor olarak yine aynı Anabilim Dalı bünyesinde eğitim ve çalışmalarıma devam ettim.
Asistanlık zamanlarımdan kalan bir eksikliği tamamlamak istedim belki de. Dizaltı damarlara müdahale, aslında eksiklik değil de çaresizlikti. Damar cerrahisi denildiğinde sıklıkla akla gelen karın ve bacak damarlarından ziyade, dizin altında bulunan damarlara müdahaleyi o zamanlarda koydum aklıma. Özellikle şeker hastalarında dizaltı damarlar tutulduğu ve müdahale edilemediği için kaybedilen pek çok ayak ve bacak gördüm. Zor bir alandı, meşakkatli ve uğraştırıcıydı, ama birisi yapacaktı. Genç yaşta, acılar içinde kıvranan, çaresizce derman arayan ve zamanla parmaktan başlayıp ayak ve bacaklarının kesilmesini izleyen Buerger hastaları gördüm. Diğer hastalıklardan daha zor bir hasta grubuydu, ama birisi yapacaktı. ‘ZOR’ soyadımızdı, imkansız denileni de biz ‘ZOR’layacaktık.
İlk defa 93 yaşında bacağı kesilecek bir hastayla başladık bu yolculuğa. Başardık. Bazen başarısız olduk. Başarısızlıklarımızdan da ders çıkardık. 20 yıldan sonra hala öğrenmeye ve ders çıkarmaya devam ediyoruz.
Özellikle sahipsiz kalan ve bölüm bölüm dolaşan diyabetik ayak hastaları için çare olmaya soyunduk. Bu hastaların yarısında damarsal problemler vardı ve en son başvurulan bölümdü Kalp ve Damar Cerrahisi. Kuru bir tarlaya dikilen fideye su vermek gibi, kan göndermek lazımdı bu bacaklara. Bu bir ekip işiydi ve doğru müdahale şarttı. Öyle de yaptık. İnandık, zorlandık, bazen çaresiz kaldık ama vazgeçmedik. Kendimize göre ameliyat yöntemleri ve teknikleri geliştirdik. Yapmaya da devam ediyoruz.
Dizaltında damar tıkanıklığı olup ta, ‘Kılcal damarlarınız tıkalı. Ameliyat olamazsınız’ denilen hastalar ameliyat ettik ve etmeye devam ediyoruz. Daha önce bacağına müdahale edilen ancak artık müdahale şansı kalmayan ‘Yapılacak birşey yok’ denilen hastalar kurtardık ve kurtarmaya devam ediyoruz. ‘Dünyanın neresine gidersen git birşey yapılamaz’ denilen hastalarımız oldu. Biz yaptık ve iyi ki yapmışız.
Buerger Hastalığı (Budama Hastalığı) buerger tedavisi denilen ve sigara ilişkili hastalara yapılabilen müdahaleler sınırlıydı. Zor hastalardı, ama çok gençlerdi. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte pek çok tedavi denendi. Ancak tam bir başarı sağlanamadı. Neden olmasın dedik ? Problem damar kaynaklıydı. Damar da bizim işimizdi. İnanılmayanı, olmaz denileni hayata geçirmeye çalıştık ve hepsinde olmasa da başardık. Bu hastalığın tedavisi için çalışan uluslarası organizasyonlarda görev aldık ve birlikte çalışmaya devam ediyoruz.
‘Zor’ denilen, ‘İmkansız’ denilen, ‘Şansın yok’ denilen pek çok hastayı tedavi ettik. Şimdi hepsiyle kocaman bir aileyiz. Büyümeye de devam ediyoruz. Bu sadece benim değil birlikte çalıştığım herkesin yani ekibimizin başarısıdır. Ekibimizle birlikte sağlığınız için yanınızdayız…